Bugun...


Burcu Başkonak

facebook-paylas
EĞİTİMDE DUVARLAR VE KÖPRÜLER
Tarih: 25-08-2025 10:38:00 Güncelleme: 25-08-2025 10:38:00


Milli Eğitim Bakanlığı’nın son dönemde attığı adımlarla açılan müzik ve spor odaklı tematik ortaokullar, eğitimde uzun süredir ihmal edilen bir alanı, yetenek keşfini gündeme getirdi. Bu, kağıt üzerinde umut verici bir gelişme gibi görünebilir. Ancak bu parlak vitrinin arkasında, eğitim sistemimizin en köklü ve rahatsız edici soruları yatıyor. 11 yaşında başlayan bu erken uzmanlaşma, savunduğumuz “18 yaşına kadar ortak ve kapsamlı eğitim” idealiyle nasıl bağdaşacak? Bu okullar, tüm eğitim sistemini yeşertecek birer vaha mı olacak, yoksa geri kalan milyonlarca çocuğu kendi kaderine terk eden birer serap mı?

Elbette bu tartışma, Türkiye’nin kanayan yarası olan standart meslek liseleri gerçeğinden bağımsız değil. O okulların “ara eleman” yetiştirme misyonu ve akademik olarak “başarısız” kabul edilen gençleri nasıl bir geleceğe mahkum ettiği ortadadır. Bu yazıda yapacağımız eleştirilerin pek çoğu, katbekat fazlasıyla o sistem için de geçerlidir. Ancak bu yazının kapsamı, o devasa sorunu analiz etmekten ziyade, çok daha sinsi bir tehlikeye işaret etmektir. Nasıl ki dün “çocuk okumayacaksa sanayiye gitsin” diyerek meslek liseleri canıgönülden savunulduysa, bugün de aynı zihniyetin “yetenekli çocuk müzisyen olsun” diyerek bu tematik okulları alkışlayacağını ve bunu “iyi niyetli” bir reform olarak göreceğini biliyoruz. İşte amacımız, bu parlak ambalajın ardında yatan tehlikeli tuzakların aslında ne kadar benzediğini göstermektir.

Çünkü bu okulların değeri, parlak birer “yetenek fabrikası” olup olmamalarıyla değil, cevap verecekleri o kritik soruyla ortaya çıkacaktır: Bu kurumlar, topluma sadece iyi eğitimli “iş gücü” mü kazandıracak, yoksa “bu çocuk zaten virtüöz olacak, temel fizik kanunlarını ne yapsın?” diyen tehlikeli sığlığı reddederek, hem bir enstrümanı ustalıkla çalıp hem de evrenin işleyişini anlayabilen, hem sahnede devleşip hem de tarih bilinciyle yaşayan “bütüncül insanlar” mı yetiştirecek? Bu soruların cevabı tüm eğitim sistemimizin ve geleceğimizin kaderini belirleyecektir.

İşte bu “bütüncül insan” idealinin temelinde de, toplumda sadece “okuyacak çocuklara” layık görülen ve bu yüzden “herkese gerekmediği” iddia edilen o temel kültür dersleri yatar. Peki, neden bu dersler, sadece seçkin bir zümrenin değil, bir toplumun her bir ferdinin gelişimi için bu kadar vazgeçilmezdir? “İleride marangoz olacak çocuğa felsefe öğretmek, tır şoförüne Divan Edebiyatı anlatmak ne işe yarar?” Bu soru, eğitimi bir insanın zihnini ve ruhunu inşa eden bir süreç olarak değil, bir alet çantasına sadece işe yarayacak birkaç alet koymak olarak gören sığ bir bakış açısının ürünüdür. Ve tehlikelidir, çünkü bir toplumu ayakta tutan harcı, yani ortak kültürü, sorgulama yetisini ve vicdanı ıskalar.

Matematik soyut düşünmeyi, problem çözmeyi ve mantıksal bir çerçeve kurmayı öğretir. Fizik, evrenin temel işleyiş yasalarını anlatır; bir şoförün fren mesafesini içgüdüsel olarak anlamasından, bir aşçının düdüklü tencerenin ardındaki basınç ilkesini kavramasına kadar hayatın her anındadır. Biyoloji, kendi bedenimizi ve içinde yaşadığımız canlı dünyayı tanımamızı sağlar; ne yediğini bilen, sağlığını koruyan, doğaya saygı duyan bir birey olmanın temelidir. Aynı şekilde tarih dersi, bir öğrenciye içine doğduğu toplumun ve dünyanın hafızasını verir. Bir insan, ülkesinin kaderini etkileyen kararları anlamlandırırken veya kendi duruşunu belirlerken bu tarihsel derinlikten beslenir. Felsefe, “doğru” ve “yanlış” üzerine düşünmeyi, kendi aklıyla yargıda bulunabilmeyi öğretir. Edebiyat ise pek çok başka faydası bir yana,  bir gence bir başkasının yerine kendini koyabilme, yani empati yeteneği kazandırır. İyi yetişmiş bir sporcunun, müzisyenin ya da ressamın da bunlara ihtiyacı olmadığını kim söyleyebilir?

Bu dersleri “sadece üniversiteye gidecek olanlara” layık görmek, toplumun büyük bir kesimini entelektüel ve ahlaki gelişimden mahrum bırakmaktır. Bu, gizli bir elitizmdir, son derece sınıfsaldır. “Düşünme ve dünyayı yorumlama işini biz yaparız, siz sadece size verdiğimiz işi yapın” demenin üstü kapalı halidir. Akademik eğitimi belirli bir zümreye layık görüp diğerlerini bu haktan mahrum bırakmak, bir gencin elinden sadece formülleri ve tarihleri değil, toplumun ortak aklına ve vicdanına katkıda bulunma imkanını çalmaktır.

Peki, ideal olan nedir? Bir genci hem akademik olarak donanımlı hem de pratik becerilere sahip, yani hem düşünen hem de üreten bir birey olarak yetiştirmek bir ütopya mıdır? Kesinlikle hayır. Tarih, bu hedefe ulaşmış somut bir örnek sunuyor: Sovyetler Birliği’nin “politeknik eğitim” modeli. Bu model, günümüzdeki “akademik eğitim mi, mesleki eğitim mi?” şeklindeki kısır tartışmanın ne kadar anlamsız olduğunu gözler önüne serer.

Politeknik modelin felsefesi basitti ama devrimciydi: Her çocuk, gelecekte ister bir bilim insanı, ister bir sanatçı, isterse bir fabrikada usta olsun, 18 yaşına kadar aynı ve kapsamlı akademik müfredattan geçmek zorundaydı. Hiçbir çocuk, 14-15 yaşında “senin kafan basmıyor” denilerek temel bilimlerden, edebiyattan veya tarihten mahrum bırakılmazdı. Eğitim, bir eleme aracı değil, bir inşa aracıydı.

 Bu sistem, çocukları sadece teorik bilgiyle dolu fildişi kulelere hapsetmedi. Modelin “politeknik” kısmı, her öğrencinin bu akademik derslerin yanı sıra, okul atölyelerinde pratik eğitim almasını da zorunlu kılıyordu. Öğrenciler, ahşap ve metali işlemeyi, temel elektrik devrelerini kurmayı, tarımın esaslarını ve endüstriyel üretimin mantığını bizzat deneyimleyerek öğrenirdi. Amaç, belirli bir meslek için “ara eleman” yetiştirmek değil, her bireye “üretimin temel dilini” öğretmekti. Böylece, geleceğin doktoru bir aletin nasıl çalıştığını anlarken, geleceğin çiftçisi de biyoloji bilgisini tarlasında kullanabilirdi.

.Bu sistem, zihin emeği ile kol emeği arasındaki o yapay ve kibirli duvarı yıkıyordu. Bir çocuğun hem Shakespeare okuyup hem de elleriyle bir radyo yapabilmesi, bir anormallik değil, idealin ta kendisiydi. Bu model, bize eğitimin asıl amacının sanayiye parça üretmek değil, topluma çok yönlü, kendine yetebilen, düşündüğünü hayata geçirebilen ve yaptığı işin teorisini de bilen insanlar kazandırmak olduğunu hatırlatıyor.

Asıl konumuza dönelim, bu sistem yetenekleri nasıl keşfediyordu? Çözümü, birkaç seçkin “proje okulu” açmakta değil, fırsat eşitliğini temel alan çok katmanlı bir yapıda bulmuştu. Her şehirde kurulan ve tüm çocukların okuldan sonra ücretsiz olarak katılabildiği “Pioner Sarayları” ( Genç Öncüler ve Okul Çocukları Sarayları), bu sistemin kilit taşıydı. Buralar, her çocuğun satrançtan baleye, maket uçak yapımından halk danslarına kadar sayısız alanda kendi potansiyelini keşfettiği devasa yetenek havuzlarıydı. Bu havuzda öğretmenler ve uzman antrenörler tarafından fark edilen çocuklar, yine okul sonrası devam ettikleri daha ciddi sanat ve spor okullarına yönlendirilir, ancak bu süreçte temel akademik eğitimlerinden asla koparılmazlardı.

Bu bütüncül ve eşitlikçi idealin karşısında, Türkiye’nin yeni tematik okul hamlesi nerede duruyor? Bu okullar, yetenekli çocukları keşfetme ve onlara özel imkanlar sunma vaadiyle gündeme geliyor. Sanatın ve sporun okul koridorlarında daha fazla yer bulması, alkışlanması gereken bir gelişmedir. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var ve bu yüz, bizi en başta sorduğumuz o rahatsız edici sorulara geri götürüyor.

İlk ve en büyük risk, “erken yaşta ayrıştırma” gerçeğidir. Politeknik model, 18 yaşına kadar tüm çocukları aynı akademik potada eritirken, bizim modelimiz bu ayrışmayı 11 gibi kritik bir yaşta başlatıyor. Bu durum, çocuklar arasında aşılmaz “eğitim duvarları” örme tehlikesi barındırır. Bu okullara girebilen şanslı bir azınlık, özel imkanlarla donatılırken, geride kalan milyonlarca çocuk için sistemin vadettiği nedir? Bu, “kurtarılmış vahalar” yaratarak eğitimin geri kalanını çölleştirmek değil midir?

İkinci ve daha derin sorun ise bu modelin, politeknik ruhun tam tersine, “zihin ve kol emeği” arasındaki o kibirli duvarı yıkmak yerine daha da kalınlaştırma potansiyelidir. Tematik okullar, eğer sadece “yetenekli” çocukların alındığı ve geri kalanların yine “düz” okullara veya akademik olarak daha da zayıflatılmış meslek liselerine mahkum edildiği bir yapıya dönüşürse, toplumdaki o tehlikeli “okuyacaklar” ve “çalışacaklar” ayrımını pekiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Kaldı ki, bu projenin temelindeki “yetenek keşfi” iddiasının kendisi de sorunludur. Gerçek bir yetenek keşfi için 11 yaş çok geç bir başlangıçtır. Bu keşfi, en kritik çağ olan ilkokulda yapacak olanlar ise alanında uzman branş öğretmenleridir. İlkokullardaki sanat ve spor derslerini bir “öncelik” olarak görmeyip bu alanlara branş öğretmeni kadrosu dahi ayırmayan bir bakanlığın, birkaç proje okulu üzerinden yürüttüğü ‘yetenek keşfi’ söyleminin samimiyeti de bu yüzden ayrı bir tartışma konusudur. Bu yüzden, birkaç parlak proje okulu açmak, buz dağının sadece görünen kısmına yapılan bir makyajdır. Asıl mesele, bu okullara giremeyen, belki de yeteneği henüz keşfedilmemiş, ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca çocuğa ne sunduğumuzdur. Gerçek bir eğitim devrimi, seçkin adacıklar yaratmakla değil, o adacıklardaki “bütüncül eğitim” anlayışını tüm eğitim okyanusuna yaymakla mümkündür.

Sonuç olarak,  bu tematik okullar, eğitimdeki temel bir zihniyet sorununu anlamak için iyi bir örnek teşkil ediyor. Eğer bu kurumlar, sadece kendi parlak duvarları içinde kalan, geri kalan milyonları görmezden gelen birer vitrine dönüşürlerse, eğitimdeki fırsat eşitsizliğini daha da derinleştiren birer anıt haline gelirler. Ancak bir başka yol daha var. Gerçek bir eğitim reformu, çocukları 11 ya da 14 yaşında “yetenekliler” ve “diğerleri”, “okuyacaklar” ve “çalışacaklar” diye ayırmaktan geçmez. Gerçek reform, her bir çocuğa, ülkenin en ücra köşesindeki meslek lisesinde bile, 18 yaşına gelene dek en donanımlı akademik eğitimi bir hak olarak sunarken, aynı zamanda onlara atölyelerde, sahalarda ve sahnelerde kendi potansiyellerini keşfetme imkanı vermekten geçer. Çünkü bir ülkenin en değerli hazinesi, ne fabrikaları ne de tarlalarıdır; o ülkenin aklıyla, vicdanıyla ve emeğiyle ortak geleceğini kuran insanlarıdır.



Bu yazı 991 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 17 13 1 3 39 12 42 +27
2 Fenerbahçe 17 11 0 6 39 14 39 +25
3 Trabzonspor 17 10 2 5 33 20 35 +13
4 Göztepe 17 9 3 5 21 9 32 +12
5 Beşiktaş 17 8 4 5 30 22 29 +8
6 Samsunspor 17 6 4 7 22 20 25 +2
7 Başakşehir FK 17 6 6 5 27 18 23 +9
8 Kocaelispor 17 6 6 5 15 17 23 -2
9 Gaziantep FK 17 6 6 5 24 30 23 -6
10 Alanyaspor 17 4 4 9 16 15 21 +1
11 Gençlerbirliği 17 5 9 3 21 24 18 -3
12 Çaykur Rizespor 17 4 7 6 20 24 18 -4
13 Konyaspor 17 4 8 5 21 29 17 -8
14 Kasımpaşa 17 3 8 6 14 24 15 -10
15 Antalyaspor 17 4 10 3 16 31 15 -15
16 Kayserispor 17 2 6 9 16 33 15 -17
17 Eyüpspor 17 3 10 4 10 24 13 -14
18 Fatih Karagümrük 17 2 12 3 14 32 9 -18
Takım O G M B A Y P AV
1 Pendikspor 18 10 2 6 32 13 36 +19
2 Amed SK 18 11 4 3 39 25 36 +14
3 Esenler Erokspor 18 9 3 6 41 20 33 +21
4 Bodrum FK 18 9 4 5 38 17 32 +21
5 Çorum FK 18 9 4 5 28 19 32 +9
6 Erzurumspor FK 18 7 2 9 32 17 30 +15
7 Iğdır FK 18 8 4 6 29 24 30 +5
8 Boluspor 18 7 6 5 32 20 26 +12
9 Bandırmaspor 18 7 6 5 21 18 26 +3
10 Serik Belediyespor 18 7 6 5 22 25 26 -3
11 Van Spor FK 18 6 6 6 23 20 24 +3
12 Keçiörengücü 18 5 5 8 28 22 23 +6
13 Sivasspor 18 5 6 7 22 19 22 +3
14 Sakaryaspor 18 6 8 4 31 36 22 -5
15 Ümraniyespor 18 6 9 3 19 26 21 -7
16 İstanbulspor 18 4 5 9 20 29 21 -9
17 Manisa FK 18 5 8 5 26 31 20 -5
18 Sarıyer 18 5 10 3 18 25 18 -7
19 Hatayspor 18 0 12 6 16 46 6 -30
20 Adana Demirspor 18 0 16 2 13 78 28 -65
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 17 12 3 2 42 13 38 +29
2 Mardin 1969 Spor 17 11 2 4 37 13 37 +24
3 Kahramanmaraş İstiklalspor 17 11 4 2 40 13 35 +27
4 Aliağa Futbol A.Ş. 17 9 4 4 39 12 31 +27
5 Muş Spor Kulübü 17 9 4 4 41 20 31 +21
6 Güzide Gebze Spor Kulübü 17 8 2 7 28 14 31 +14
7 Isparta 32 Spor 17 8 4 5 32 18 29 +14
8 Menemen FK 16 7 4 5 30 20 26 +10
9 1461 Trabzon FK 17 7 5 5 30 26 26 +4
10 Ankara Demirspor 17 7 5 5 23 24 26 -1
11 68 Aksaray Belediyespor 17 5 4 8 23 17 23 +6
12 Arnavutköy Belediye 17 6 8 3 24 21 21 +3
13 Kırklarelispor 17 4 6 7 20 25 19 -5
14 Fethiyespor 17 3 8 6 24 25 15 -1
15 Yeni Mersin İdman Yurdu 17 4 10 3 21 41 15 -20
16 Somaspor 17 2 12 3 15 44 9 -29
17 Adanaspor 17 1 15 1 9 80 4 -71
18 Yeni Malatyaspor 16 0 14 2 8 60 43 -52
Takım O G M B A Y P AV
1 Etimesgut Spor 15 9 2 4 18 6 31 +12
2 İnegöl Kafkas GK 15 8 3 4 25 13 28 +12
3 K.Çekmece Sinopspor 15 8 3 4 24 13 28 +11
4 Bursa Yıldırımspor 15 8 3 4 18 13 28 +5
5 Galata 15 8 4 3 22 13 27 +9
6 Çorluspor 1947 15 7 4 4 23 15 25 +8
7 Beykoz İshaklıspor 15 6 4 5 22 21 23 +1
8 Yalova FK 15 6 5 4 22 16 22 +6
9 Bulvarspor 15 6 6 3 21 23 21 -2
10 Silivrispor 15 5 6 4 19 20 19 -1
11 Çankaya SK 15 4 5 6 16 17 18 -1
12 İnkılap FSK 15 3 5 7 11 18 16 -7
13 Polatlı 1926 Spor 15 4 9 2 10 19 14 -9
14 Kestel Çilekspor 15 4 10 1 13 24 13 -11
15 Bursa Nilüfer FK 15 2 9 4 10 21 10 -11
16 Edirnespor 15 2 12 1 11 33 7 -22
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 18/01/2026 Alanyaspor vs Fenerbahçe
 18/01/2026 Başakşehir FK vs Fatih Karagümrük
 18/01/2026 Beşiktaş vs Kayserispor
 18/01/2026 Galatasaray vs Gaziantep FK
 18/01/2026 Gençlerbirliği vs Samsunspor
 18/01/2026 Göztepe vs Çaykur Rizespor
 18/01/2026 Kasımpaşa vs Antalyaspor
 18/01/2026 Kocaelispor vs Trabzonspor
 18/01/2026 Konyaspor vs Eyüpspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 26/12/2025 Sakaryaspor vs Manisa FK
 27/12/2025 Sarıyer vs Bodrum FK
 27/12/2025 Sivasspor vs Bandırmaspor
 27/12/2025 Van Spor FK vs Hatayspor
 27/12/2025 Pendikspor vs Esenler Erokspor
 28/12/2025 Keçiörengücü vs Ümraniyespor
 28/12/2025 Serik Spor vs Boluspor
 28/12/2025 Erzurumspor FK vs Çorum FK
 28/12/2025 Amed SK vs Iğdır FK
 29/12/2025 Adana Demirspor vs İstanbulspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 27/12/2025 Sincan Belediye Ankaraspor vs Şanlıurfaspor
 28/12/2025 Erbaaspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 28/12/2025 İskenderunspor A.Ş. vs MKE Ankaragücü
 28/12/2025 Kepezspor FAŞ vs Batman Petrolspor
 28/12/2025 Beykoz Anadolu vs Karaman Futbol Kulübü
 28/12/2025 Bucaspor 1928 vs Karacabey Belediye Spor
 28/12/2025 İnegölspor vs Altınordu
 28/12/2025 Muğlaspor vs GMG Kastamonuspor
 28/12/2025 24Erzincanspor vs Elazığspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 10/01/2026 Bursa Nilüfer FK vs Polatlı 1926 Spor
 10/01/2026 Kestel Çilekspor vs Bursa Yıldırımspor
 10/01/2026 Yalova FK vs Beykoz İshaklıspor
 11/01/2026 Çankaya SK vs İnegöl Kafkas GK
 11/01/2026 Bulvarspor vs Çorluspor 1947
 11/01/2026 Edirnespor vs Galata
 11/01/2026 K.Çekmece Sinopspor vs İnkılap FSK
 11/01/2026 Silivrispor vs Etimesgut Spor
resmi ilanlar
GAZETEMİZ

Henüz anket oluşturulmamış.
NAMAZ VAKİTLERİ
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI